Transatlantik’te Kartlar Yeniden Dağıtılıyor

Dünyanın en yoğun ve en kârlı havayolu pazarı olan transatlantikte kartlar yeniden dağıtılıyor.

Yakın bir geçmişe dek az sayıda havayolu şirketinin faaliyet gösterdiği bu önemli pazarda gün geçmiyor ki yeni bir oyuncu rekabete dahil olmasın.

Sahibi İzlandalı olan ama Letonya’nın başkenti Riga’yı kendisine merkez seçerek, Kuzey Avrupa ile tatil destinasyonları arasında charter tipi faaliyet gösteren Primera Air, bunların en yenisi.

Primera Air, önümüzdeki yaz aylarında, İngiltere ve Fransa ile ABD arasında uçuşlara başlamaya hazırlanıyor.

Halen Boeing 737 tipi dokuz adet uçağa sahip olan şirketin Airbus A321neo, A321LR ve Boeing 737 MAX 9 tipi uçaklardan oluşan sipariş listesi dikkat çekiyor.

Şirketin tek yön bilet fiyatının 99 USD’den başlayacağı belirtiliyor. Primera bu uçuşlarında filosuna katacağı yeni nesil uçakları kullanmayı planlıyor.

Bir başka kuzey Avrupalı taşıyıcı Norwegian‘ın hikâyesini, Havayolu 101’i yakından takip edenler zaten biliyor.

Norwegian’ın pazara arz ettiği yolcu-kilometre‘nin üçte ikisi, Norveç’e uğramıyor dahi. Şirket özellikle son bir iki sene içerisinde Londra ile ABD ve son olarak Arjantin’in başkenti Buenos Aires arasında açtığı hatlarla, British Airways’e adeta kök söktürüyor.

Norwegian, Londra ile Buenos Aires arasındaki ilk uçuşunu 14 Şubat 2018 tarihinde gerçekleştirdi.

İzlanda’nın başkenti Reykjavík’i ABD ile Avrupa arasında bir aktarma noktası olarak konumlandıran WOW Air, son dönemde transatlantikte oldukça hareketli.

WOW Air ABD’de halen Baltimore, Boston, Chicago, Los Angeles, Miami (7 Nisan 2018’de kapanıyor), New York-Newark, Pittsburgh ve San Francisco olmak üzere 8 noktaya sefer düzenliyor.

Şimdi sıkı durun; WOW Air 2018 yılı içerisinde ABD’de 6 yeni hat açmayı planlıyor. Cincinnati, Cleveland, Dallas, Detroit, New York JFK ve St. Louis, şirketin uçuş ağına dahil olacak yeni noktalar.

WOW Air, Airbus A321neo tipi uçakların Avrupa’daki ilk kullanıcısı olduğunu da bu noktada hemen belirtelim.

WOW Air gibi İzlanda merkezli faaliyet gösteren Icelandair de transatlantikte son derece atak bir pozisyon içerisinde bulunuyor.

Icelandair, ABD’nin en doğusundan en batısına tam 13 noktaya sefer yapıyor. Bununla da kalmayan şirket, önümüzdeki Mayıs ve Haziran aylarında 5 yeni hat daha açmayı planlıyor.

Bir diğer deyişle, İzlandalı iki havayolu, Avrupa – ABD uçuşları için kıyasıya çekişiyor.

Gözünü transatlantik pazarına diken bir başka Avrupalı taşıyıcı Ryanair.

2015 yılında bu yönde resmen çalışmalara başlayan Ryanair, beş yıllık bir stratejik plan çerçevesinde hareket ediyor.

Söz konusu plan çerçevesinde, ABD’deki 14 farklı kente, Avrupa’nın 14 farklı noktasından sefer yapılacak. New York, Boston, Chicago, Miami, Londra Stansted, Dublin ve Berlin, ilk aşamada bahsi geçen şehirler.

Transatlantik operasyonunun geniş gövdeli uçaklarla yapılacağı ve bunun için de dört – beş yıl kadar bir süreye ihtiyaç olduğu belirtiliyordu. Ryanair’in uçak üreticileri ile görüşmeleri halen devam ediyor.

Ancak son dönemde özellikle Airbus A321LR gibi menzili 7.400 km’ye kadar ulaşabilen bir modelin gündeme girmesi, Ryanair’in planlarını etkileyebilir.

Bu arada Ryanair’in, Air Europa ile bir işbirliği yaparak, aktarmalı uçuşlarla da olsa, 2017 yılının Mayıs ayında transatlantik pazarına ilk adımını attığını hemen hatırlatalım.

New York – Londra Hattı

Sektörde pasta üzerindeki çilek olarak tâbir edebileceğimiz New York – Londra hattındaki değişim, gelecek yıllarda neler olabileceğinin adeta habercisi.

Bundan beş yıl kadar önce bu pazardaki kapasitenin %98,5 oranındaki bölümü British Airways, Virgin Atlantic, United Airlines, American Airlines ve Delta Air Lines tarafından arz edilmekteydi.

Son gelişmelerin ardından günümüzde bu oran, %90’ın altına düşmüş durumda. Ve önümüzdeki dönemde de benzer eğilimin devam edeceği öngörülüyor.

2013’ten günümüze kadar geçen sürede Avrupa ile Amerika arasında %15 oranında kapasite artışı sağlandı.

Bunun oldukça büyük bir bölümü düşük maliyetli iş modelini benimseyen havayollarından geldi.

Aslında bu durum pek de sürpriz değil.

Yeni nesil uçakların birim maliyetleri hızla aşağıya çekmesi ve düşük maliyetli taşıyıcıların Avrupa’da neredeyse her yere uçuyor olması sebebiyle yeni pazar ihtiyaçlarının ortaya çıkması, bu sonucu doğurdu.

Çok açık bir örnek vermek gerekirse, yolcu uçağı piyayasında “middle of the market” (ara pazar) olarak adlandırılan ve kısa menzil kapasitesiyle uzun menzili birleştiren uçakların yeniden doğuşu, gelecek yıllarda sektördeki en önemli oyun değiştirici etkenlerden bir tanesi olacak.

Zamanında Boeing 757’nin üstlendiği bu görev, bir kaç sene içerisinde Airbus A321LR tarafından üstlenilecek. Ve işin en dramatik tarafı, A321LR modeli uçağın birim işletim maliyeti, üretimi 2004 yılında sona eren Boeing 757’ye nispeten %40-45 kadar daha düşük.

Bunun yanı sıra, Boeing 737-900 MAX tipi uçaklar da benzer etkiyi sağlayabilir.

Pazarın büyük abileri network taşıyıcılar ise Level (British Airways), Eurowings (Lufthansa), Joon (Air France) gibi markalarla, genç rakiplerine cevap vermeye çalışıyor.

Her ne olursa olsun, 2020’li yıllarda tüm dünya genelinde uzun menzilli uçuşların renk değiştirdiğini ve daha ucuza daha fazla yolcunun seyahat edeceğini göreceğiz.


Posted

in