Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in, Ağustos sonunda Bulgaristan’a yaptığı ziyarette, içinde bulunduğu uçağın GPS sisteminde bir aksaklık meydana geldi.

İlk anda medyada çıkan haberler, pilotların bu yüzden kâğıt haritalara başvurmak zorunda kaldığını öne sürse de sonradan gelen bilgiler durumun farklı olduğunu gösterdi.

Pilotlar Alternatif Navigasyon Sistemlerine Başvurdu

Hollandalı Feit of fake adlı haber portalı, olay sırasında kaydedilen radyo konuşmalarını inceledi.

Buna göre uçuş ekibi, GPS sinyalinde sorun yaşanınca, hava trafik kontrolünden standart yer tabanlı navigasyon sistemlerini — VOR ve ILS — kullanmak için izin istedi.

Bu sayede yaklaşma ve iniş güvenli bir şekilde gerçekleştirildi. Yani iddia edilenin aksine, pilotların analog yöntemlere dönmesi gerekmedi.

Financial Times’ın Haberi Tartışma Yarattı

İlk olarak Financial Times tarafından ortaya atılan “kâğıt haritalarla iniş” iddiası, kısa sürede diğer medya organlarına da yansıdı.

Ancak bu bilgi, hem radyo konuşmaları hem de uçuş verileriyle çelişti.

Flightradar24 verilerine göre, GPS karışıklığının uçağı bir saat geciktirdiği iddiası da doğru çıkmadı. Platform, söz konusu uçuşta sadece 11 dakikalık bir gecikme olduğunu açıkladı.

NIC Değeri ve Uçuş Güvenliği

Flightradar24 ayrıca, uçaktan gönderilen transponder sinyalinde bulunan NIC (Navigation Integrity Category) değerinin uçuş boyunca yüksek kaldığını duyurdu.

Bu parametre, uçağın aldığı navigasyon verilerinin güvenilirlik düzeyini gösteriyor. Yani GPS’te kesinti yaşansa bile, uçuş emniyeti açısından bir risk oluşmadı.

Bölgesel GPS Karışıklıkları

Bulgaristan Başbakanı Rossen Scheljaskow, olayın ardından yaptığı açıklamada, GPS karışıklığının doğrudan Ursula von der Leyen’in uçağını hedef almadığını söyledi.

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla birlikte, bölgede benzer sinyal bozucu girişimlerin sık sık yaşandığını da hatırlattı.

Son dönemde özellikle Baltıklar ve Karadeniz çevresinde GPS karışıklıkları, hem sivil havacılığı hem de siyasi ziyaretleri etkileyen önemli bir risk faktörü haline geldi.

Ancak bu olay, pilotların hâlen güvenilir yedek sistemlerle donatılmış olduğunu ve uçuş güvenliğinin korunabildiğini bir kez daha gösteriyor.