İGA’nın Devletle Gelir Garantisi ve Kira Hesaplaşması Nasıl Yapılacak?

DHMİ tarafından açıklanan verilere göre İstanbul İGA Havalimanı’nın 2020 yılında hizmet verdiği yolcu sayısı 23,4 milyon oldu.

Bunun 7,4 milyon iç hatlarda, 16 milyonu ise dış hatlarda gerçekleşti.

İGA’nın 2019 yılına nispeten yolcu kaybı %66’ya ulaştı. (İç: -%55 & Dış: -%69)

Olağanüstü şartlar altında gerçekleşen bu düşüş sonrasında, havalimanı işletmecisiyle, bir devlet kurumu olan DHMİ arasındaki kira ve gelir garantisi hesabının nasıl yapılacağı gündeme geldi.

Yeni Havalimanı İhalesi

İstanbul’a yeni bir havalimanı inşa edilmesi yönündeki ihale 3 Mayıs 2013 tarihinde gerçekleştirilmişti.

İhaleyi, Cengiz-Mapa-Limak-Kolin-Kalyon (CMLKK) adlı inşaat şirketlerinin oluşturduğu konsorsiyum kazanmıştı.

Yap – işlet – devret yöntemiyle yapılan ihale çerçevesinde CMLKK, 25 senelik işletme süresinin karşılığında devlete, 22 milyar Euro + KDV gibi son derece yüksek bir kira bedeli ödemeyi taahhüt etmişti.

Bir başka deyişle CMLKK, yatırım bedelinden ve rutin operasyonel giderlerden hariç olarak devlete her yıl 880 milyon Euro + KDV (1.040.000.000 Euro) ödemeyi kabul etmişti.

İşletme Süresi Ne Zaman Başladı?

Yine aynı ihaleye göre, yeni havalimanının işletme süresi, ihaleye ilişkin yer tesliminin yapılmasından 42 ay sonra başlayacaktı.

Resmî yer teslimi, 1 Mayıs 2015’te gerçekleştirildi ve İGA’nın yeni havalimanını işletme süresi, 1 Kasım 2018 tarihinde başladı.

Buna göre geçen yıl, 2018’in son iki ayı ve 2019’un tamamına ilişkin kira ödemesinin yapılması gerekiyordu.

Lâkin Habertürk yazarı Fatih Altaylı tarafından 2018 yılının Ekim ayında kaleme alınan bir yazıda kira ödemesi hakkında şu ifade geçiyordu:

“Ancak devlet İGA’ya ilk iki yıl için bir kolaylık yaptı. Belki biliyorsunuz. İşletmeci konsorsiyum ilk iki yıl 1 milyar avro kira ödemeyecek. İlk iki yılın kirası 350 milyon avroya indirildi. Aradaki 1,3 milyar avroluk fark 2042’de ödenecek.”

2019-2020’nin Hesaplaşması Nasıl Olacak?

Gelgelelim, işletme süresinin başlangıç tarihinden iki seneden fazla bir zaman geçmesine karşın, İGA’nın devlete ödemesi gereken 350 milyon Euro “indirimli” kira hakkında şu âna kadar hiç bir açıklama yapılmadı.

İşletme süresinin ilk iki yılına 2020’nin ilk 10 ayının da dahil olduğunu düşünürsek, bu hesaplaşmanın iyice karmaşık hale geldiğini söyleyebiliriz.

Zira sivil havacılık sektörünü kasıp kavuran Covid-19 krizi, yukarıda da belirttiğim üzere yolcu sayılarında muazzam düşüşlere yol açtı.

2013 yılındaki ihaleye göre, işletmeci firmanın devlete karşı taahhüdü olduğu gibi, devletin de işletmeci şirkete karşı bir gelir garantisi taahhüdü bulunuyor.

Habertürk’ten Güntay Şimşek’in bir yazısına göre, devlet, işletmeci firmaya ilk 12 yıl boyunca dış hat yolcu sayısı üzerinden bir gelir garantisi vermiş.

“Giden” dış hat yolcusu için 20 Euro, bir uçuşla gelip bir başka dış hat uçuşuna giden “transfer” yolcu için ise 5 Euro gelir taahhüt edilmiş.

Yine Şimşek’in yazısında, ilk yıl için 316.351.370 Euro gelir garantisi verildiği ve Euro bazındaki bu gelir garantisinin her yıl artarak, on ikinci yılda 689.761.373 Euro‘ya ulaşacağı belirtiliyor.

Yazımızın başına dönecek olursak; 2020’de İGA’nın dış hat yolcu sayısı 16 milyon olmuştu. En basit bir hesapla bunun yarısını “giden” dış hat yolcusu olarak kabul etsek bile, elde edilen gelir 8 milyon x 20 Euro = 160.000.000 Euro mertebesinde kalıyor.

Daha açık bir ifadeyle, bu açıdan bakıldığında işletmeci firma İGA’nın, DHMİ’den alacağı bulunuyor.

Neredeyse tüm ticarî anlaşmalarda “mücbir sebep” maddesi bulunur ve burada diğer bir çok şeyin yanı sıra salgın hastalık ibaresi de yer alır.

Bu çerçevede akıllara şu sorular geliyor:

  1. İGA, “salgın hastalık var” diyerek, devlete yapması gereken kira ödemesinden kaçınır mı?
  2. DHMİ, “salgın hastalık var” diyerek, İGA’ya yapması gereken gelir garantisi ödemesinden kaçınır mı?
  3. Krizden sonraki bir kaç yıl boyunca, daha önceden hedeflenen yolcu sayılarına kolay kolay ulaşılamayacağı düşünülürse, kira ve gelir garantisi meblağlarında herhangi bir güncelleme yapılacak mı?
  4. Benzer durum, ülkemizdeki bir diğer önemli havalimanı işletmecisi TAV ile de yaşanacak mı?
  5. Ayrıca bu gibi anlaşmalarda gerekli hesabın yapılabilmesi için, salgın hastalığın başlangıç ve bitiş tarihlerinin ilan edilmesi gerekiyor. Henüz bitti diyemeyiz belki ama başlangıç olarak hangi tarihin kabul edildiği kesinleşti mi? Bu konuda DSÖ’nün 11 Mart 2020 tarihindeki “pandemi” ilanı mı geçerli olacak?

Not: Yukarıdaki hesaplama kolay anlaşılması için basit bir biçimde yapılmıştır. Gerçek durumda, ilgili kurumlar hem yolcu sayıları hem de ödeme tarihlerine ilişkin daha hassas hesaplama yapacaklardır.


Posted

in

,