Seyahat harcamaları, Mercedes-Benz, HP, Siemens, Coca-Cola gibi dünyanın dört bir yanında onbinlerce çalışanı olan çok uluslu şirketlerin ve devletlerin dış ilişkilerinde aktif rol oynayan bakanlık ve diğer kurumların gider kalemlerinden önemli bir tanesi durumundadır.
Böylesi büyük şirketlerdeki seyahat sayısı o denli fazla olabilmektedir ki, işin mâlî boyutunun yanı sıra, çalışanların seyahatlerinin organizasyonu da büyük önem taşımaktadır.
Bu yüzden şirket bünyelerinde işi tamamen seyahatleri organize etmek olan idarî birimler (müdürlük, şeflik gibi) olduğu gibi, sadece iş amaçlı seyahat pazarına odaklanan acenteler de bulunmaktadır.
Hava, kara, demiryolu ulaşımı ve otel rezervasyonu, bu kapsamda ilk akla gelenler.
İngilizce’de “Travel Management Company” (TMC) olarak adlandırılan bu kategori için Türkçe’de “Seyahat Yönetim Åžirketi” (SYÅž) tâbirini kullanmayı uygun bulduk.
İşe havayolu sektörü açısından baktığımızda en basit ÅŸekilde, yani bir havayolu ÅŸirketi ile yolcular arasında konumlanmış olmaları sebebiyle, “acente” olarak tanımlanabilecek bu ÅŸirketlerin, sahip oldukları büyüklük ve müşterilerine sunmuÅŸ oldukları hizmet seviyesi açılarından çok daha farklı bir biçimde deÄŸerlendirilmeleri gerekiyor.
Bu şirketler temel olarak, hizmet verdikleri müşteri tabanı ile seyahat hizmetini sunan asıl aktörlere (mesela bir havayolu şirketi) aracılık etmekteler.
Carlson Wagonlit Travel, American Express Global Business Travel, HRG, BCD Travel gibileri, seyahat yönetim şirketi denildiğinde ilk akla gelenlerden bazıları.
Carlson Wagonlit (CWT) adlı ÅŸirketi örnek vermek gerekirse; Somali, Irak, Afganistan gibi sorunlu bazı noktalar dışında, 20.000’den fazla personeliyle dünyanın neredeyse tamamında hizmet veriyor.
Bunların bir kısmında tüzel kiÅŸilik olarak bizzat yer alırken, Türkiye örneÄŸinde olduÄŸu gibi, bazı ülkelerde iÅŸ ortakları üzerinden faaliyet gösteriyor. Åžirketin Türkiye’deki iÅŸ ortağı, Vista Tourism adlı kuruluÅŸ.
Kendisini, “iÅŸ amaçlı seyahat yönetimi konusunda uzmanlaÅŸmış bir küresel lider” ÅŸeklinde tanımlayan CWT’den bugün yapılan basın açıklaması, seyahat yönetim ÅŸirketlerinin hangi büyüklüğe ulaÅŸtıklarını göstermesi açısından bir hayli çarpıcı.
2010 yılına göre satış cirosunu %15 nispetinde artıran ÅŸirket, 28 milyar USD gibi muazzam bir rakama ulaÅŸmış durumda. Aynı dönemde ÅŸirket tarafından gerçekleÅŸtirilen iÅŸlem sayısı da %7’lik bir artışla, 62 milyon mertebesine yükselmiÅŸ.
CWT’nin iÅŸlem sayısı bakımından en yüksek büyüme oranını (+%18,5) yakaladığı pazar, kolayca tahmin edilebileceÄŸi üzere Asya-Pasifik bölgesi olmuÅŸ.
Seyahat yönetim şirketlerine, havayolu şirketleri açısından makro bir biçimde bakarsak, bir olumlu bir de olumsuz yönleri olduğunu görüyoruz.
+ Bir havayolu şirketi, bir SYŞ ile anlaşma yoluna gittiğinde, daha önce hiç ulaşamadığı veya kolay kolay ulaşamayacağı yeni bir müşteri tabanı ile dolaylı bir biçimde temasa geçerek, kârlılık oranı yüksek olan iş seyahati (business travel) segmentinden aldığı payı artırma şansına sahip hale geliyor.
– Yukarıdaki cümledeki “dolaylı” kelimesi, havayolu ÅŸirketleri için SYÅž’lerin menfî yönünü ifade ediyor. Havayolu seyahatini bir SYÅž üzerinden ayarlayan bir kiÅŸi veya ÅŸirket, aslında o SYÅž’nin müşterisi durumunda oluyor. Ve kolay kolay havayolu ÅŸirketinin müşterisi haline gelmiyor. Bu yüzden de, SYÅž’ler, müşterinin sahibi olmak gibi son derece önemli bir kozu her zaman ellerinde tutuyor.
Ama Airline Business dergisinde geçen ay yayımlanan bir makalede, son teknolojik geliÅŸmelerin ve mobil cihazların yaygınlaÅŸmasına paralel olarak artan kiÅŸisel uygulamaların, havayolu ÅŸirketi – SYÅž iliÅŸkisini de etkilediÄŸini ortaya koyuyor.
Google ve Intel gibi çok-uluslu küresel şirketlerin bazıları daha şimdiden, seyahat seçiminde çalışanlarını serbest bırakmaya başlamış durumda.
Bir iki sene içerisinde, havayolu şirketleri ile yolcular arasındaki ilişki ve iletişimde her bakımdan radikal gelişmeler olacağını ön görüyoruz.