Son yıllarda iklim kriziyle mücadele çerçevesinde sürdürülebilirlik kavramı havacılık sektörünün merkezine yerleşmiş durumda.
Ancak bu alandaki en tartışmalı başlıklardan biri, havayollarının karbon dengeleme (carbon offset) uygulamaları.
Birçok şirket, sera gazı salımını azaltmak yerine, bu emisyonları “dengelemek” için ağaç dikme ya da benzeri projelere yatırım yaparak karbon nötr görünmeye çalışıyordu. Fakat artık bu yöntemlere yönelik yaklaşım hızla değişiyor.
Karbon Dengeleme Neden Eleştiriliyor?
Karbon dengeleme programları, doğrudan emisyon azaltımı sağlamadığı için uzun süredir çevre bilimciler tarafından eleştiriliyordu.
Örneğin, bir yolcu bilet satın alırken birkaç euro karşılığında emisyonunu “telafi edebileceğini” düşünüyordu. Oysa bu katkılar çoğu zaman düşük maliyetli ve şeffaflığı sorgulanan projelere yönlendiriliyordu. Dahası, birçok karbon dengeleme projesinin vaat edilen çevresel faydaları gerçekleştirmediği ortaya çıktı.

Yeni Dönem: Emisyonu Gerçekten Azaltmak
2025 itibarıyla önde gelen birçok havayolu, karbon dengeleme stratejisini önemli ölçüde gözden geçirdi. Lufthansa Group, Delta Air Lines, Air France-KLM gibi büyük taşıyıcılar, artık yalnızca dengeleme projelerine ödeme yapmak yerine, gerçek emisyon azaltımı sağlayan teknolojilere yatırım yapma yoluna gidiyor:
- Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı (SAF) kullanımı artırılıyor.
- Daha verimli uçaklar filoya katılıyor.
- Operasyonel iyileştirmeler (yol optimizasyonu, tek motorla taksi gibi) teşvik ediliyor.
- Yolculara sunulan karbon dengeleme opsiyonları, artık yalnızca üçüncü taraf onaylı yüksek kaliteli projelerle sınırlı hale getiriliyor.
Yolcu Tarafında Ne Değişiyor?
Artık birçok havayolu, yolculara offset satmak yerine, SAF katkı payı sunuyor. Örneğin Finnair ve Lufthansa, bilet satın alma aşamasında “emisyonunu SAF ile azalt” opsiyonu sunuyor. Böylece yolcunun katkısı doğrudan sürdürülebilir yakıt kullanımına yönlendiriliyor.
Ayrıca bazı taşıyıcılar, uçuş bazında sağlanan karbon emisyon verisini daha şeffaf biçimde paylaşmaya başladı. Bu da yolcuların daha bilinçli tercihler yapmasını sağlıyor.
“Yeşil Görünmek” Değil, Gerçekten Dönüşmek
Karbon dengeleme, havacılık sektöründe uzun süre bir tür “vicdan rahatlatma” aracı olarak kullanıldı.
Ancak değişen çevresel hassasiyetler ve artan düzenleyici baskılar sonucunda artık gerçek ve ölçülebilir adımlar bekleniyor. Havayolları, sadece görünürde değil, fiilen sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek zorunda.
Önümüzdeki dönemde karbon salımı azaltma hedeflerinin şirket stratejilerinde daha büyük bir yer tutacağı kesin. Bu süreci doğru okumak, hem sektör profesyonelleri hem de yolcular için büyük önem taşıyor.