Istanbul AHL_turk_hava_yollari_barcelona_777_737

Türkiye’nin Hava Ulaştırma Altyapısı Ne Durumda?

Istanbul AHL_turk_hava_yollari_barcelona_777_737Son on sene içerisinde Türkiye’de hızla gelişen sivil havacılık sektörü, büyük fırsatların yanı sıra riskleri de beraberinde getiriyor.

Artan uçak trafiği, daha gelişmiş hava trafik kontrol sistemlerine ve havalimanı altyapılarına ihtiyaç duyuyor.

Flightglobal, ülkemizin sivil havacılık sektörünün geldiği noktayı ve altyapı ihtiyaçlarını ele aldı.

Murdo Morrison tarafından kaleme alınan yazıda öncelikle, İstanbul Atatürk Havalimanı’ndaki körük sayısının yetersizliği ve havalimanı çevresinin genişlemeye müsait olmaması vurgulanıyor.

2003 yılı sonrasında Türkiye iç hat pazarının serbestleştirilmesine ve ülkemizdeki hızlı ekonomik büyümeye dikkat çekilerek, Türk Hava Yolları (THY) tarafından başarıyla uygulanan “topla & dağıt” (hub & spoke) stratejisinin, yukarıda belirtilen kısıtların ortaya çıkmasında önemli bir payı olduğu belirtiliyor.

Söz konusu dönemde, Türkiye’deki havayolu şirketlerinin filolarındaki toplam uçak sayısı 160’tan 431’e yükselmiş durumda.

Özellikle THY ve Pegasus’un iki sene kadar önce vermiş oldukları büyük siparişleri de (337 adet uçak) hesaba kattığımızda, 2020 yılına gelindiğinde bu rakamın 700’ü aşması pek de sürpriz olmayacak.

Yine Morrison’a ait olan ve Flightglobal’da yayımlanan bir başka yazıda da, Türkiye’deki özel jet pazarı ele alındı.

Yazıda, Londra ve Hong Kong’un ardından, 37 dolar milyarderi ile bu açıdan dünyanın üçüncü kenti konumundaki İstanbul’un, özel jet filo büyüklüğü açısından ise oldukça geride kaldığı belirtiliyor.

Bu durumun en önemli sebebinin de yine Atatürk Hava Limanı’nda yaşanan kapasite kısıtı olduğu vurgulanıyor.

Geçtiğimiz yıl İstanbul’daki iki havalimanı toplamda 80 milyon yolcuyu ağırladı.

Önümüzdeki yıllarda bu sayının daha da artacağı tahmin ediliyor. Dolayısıyla İstanbul’a yeni inşa edilmekte olan havalimanına paralel olarak, mevcut havalimanlarının da en azından önümüzdeki bir kaç yıl daha hizmet vermesi gerekiyor.

Öte yanda, hızla artan hava trafiğini daha verimli bir biçimde yönetebilmek amacıyla DHMİ tarafından başlatılan SMART projesinin de önemi büyük.

Neticede, Türkiye’nin gelişmekte olan sivil havacılık sektörünü 2020’li yıllara hazırlayabilmek için, gerek havalimanı inşaatları ve gerekse hava trafik kontrol sistemlerindeki projelerle sağlam bir biçimde desteklenmesi gerekiyor.