Pegasus’un Çekya merkezli Smartwings Grubu’nu ve onun çatısı altındaki Czech Airlines’ı satın alacağını duyurması, THY’nin Air Europa ortaklığından sonra Türkiye’den Avrupa’ya uzanan ikinci hamle olarak büyük ses getirdi.
Toplam 154 milyon Euro büyüklüğündeki bu işlem, yalnızca ticari büyüme ve ağ genişlemesi açısından değil, Avrupa Birliği (AB) havacılık mevzuatı bakımından da dikkatle izlenmesi gereken bir süreç anlamına geliyor.
Zira bu girişimdeki en temel soru, Türkiye tescilli bir havayolunun, AB tescilli havayolunun çoğunluk hissesine sahip olamayacağı.

Bu sorunun cevabı doğrudan “evet” ya da “hayır” değil.
Çünkü AB içinde havayolu lisansı almanın ve bu lisansı korumanın, özellikle de mülkiyet ve kontrol açısından, son derece net çizilmiş kuralları var.
Bu çerçeveyi, 1008/2008 sayılı AB Tüzüğü belirliyor. Buna göre bir havayolunun “topluluk (AB) taşıyıcısı” sayılabilmesi için şirketin mülkiyetinin çoğunluğunun, yani en az yüzde 50 artı bir hissenin, AB üyesi ülkeler ve bu ülkelerin vatandaşlarında bulunması gerekiyor.
Bununla birlikte yalnızca kâğıt üzerindeki hisse oranı değil, şirket üzerindeki etkin kontrolün de AB tarafında kalması şart.
Türkiye gibi üçüncü ülke statüsündeki devletler ve bu devletlerin vatandaşları, bir AB havayolunda hem çoğunluk mülkiyete hem de fiili hâkimiyete sahip olamıyor. Aksi takdirde şirket AB iç hat ve AB içi trafik haklarını kaybederek “AB taşıyıcısı” niteliğinden düşüyor.
Bu yüzden Avrupa’daki pek çok havayolunun ana sözleşmesinde, AB dışı yatırımcıların payını fiilen yüzde 49,9 ile sınırlayan hükümler yer alıyor.
Süreç Nasıl İlerleyecek?
Bundan sonraki aşamada süreç kabaca şöyle işleyecek:
Önce rekabet ve yabancı yatırım incelemeleri yapılacak. Çek rekabet otoritesi ve gerekirse AB Komisyonu, bu devralmanın piyasadaki rekabet dengelerini nasıl etkileyeceğine bakacak. Havacılık gibi stratejik bir sektörde, yabancı yatırımın ulusal güvenlik ve kamu yararı bakımından değerlendirilmesi de gündeme gelebilir.
Ardından işin en kritik safhası olan mülkiyet ve etkin kontrol testi devreye girecek. Çek Sivil Havacılık Otoritesi, Smartwings ve Czech Airlines’ın yeni ortaklık yapısının, 1008/2008 sayılı Tüzük’teki AB mülkiyet ve kontrol şartlarını hâlâ sağlayıp sağlamadığını inceleyecek.
Pegasus’un payı ve oy gücü, “AB çoğunluğu” ve “AB kontrolü” algısını zedeleyecek düzeyde görülürse, şirketin AB taşıyıcısı lisansı tartışmaya açılabilir ve bu da mevcut AB içi uçuş haklarını riske atar.
Tam da bu sebeple, Smartwings ve Czech Airlines’ın üzerinde AB merkezli bir holding kurulması ve bu holdingin yüzde 50 artı bir hissesinin AB vatandaşlarında kalması, buna karşılık Pegasus’un ekonomik açıdan güçlü ama hukuken azınlık ortak konumunda yer alması, olası modellerden biri.
Bir başka ihtimal, oy haklarının ayrıştırılması. Bu senaryoda Pegasus ekonomik anlamda daha fazla risk alıp daha fazla sermaye koysa bile, elindeki hisselerin bir kısmı sınırlı oy hakkına sahip olurken güçlü oy hakları AB hissedarlarında kalabilir.
Yönetim kurulundaki çoğunluğun AB vatandaşlarından oluşması ve stratejik kararlarda son sözün AB tarafında olduğunu gösteren sözleşmesel düzenlemeler de, etkin kontrolün AB’de kaldığını kanıtlamak için kullanılan başka araçlar.
Tüm bu senaryolar, Pegasus’un fiilen stratejik ortak ve “beyin takımı” rolünü üstlenirken, AB otoriteleri nezdinde Smartwings ve Czech Airlines’ın “AB havayolu” niteliğinin korunmasını hedefliyor.
Pegasus’un açıklamasında, Smartwings Grubu nezdinde pay alımını gerçekleştirmek üzere Hollanda’da yeni bir bağlı Şirket kurulacağını belirtmesi de sanırım bu süreçle ilgili.
Türk sivil havacılık tarihi açısından bir ilk olan bu süreç, bakalım nasıl sonuçlanacak?

