ABD’nin Colorado eyaletinde bulunan Denver Uluslararası Havalimanı (DIA), yine sıra dışı bir projeyle gündemde.

Havalimanı yönetimi, mevcut enerji ihtiyacını karşılamak ve gelecekteki talebi öngörerek alternatif kaynaklara yönelmek adına, küçük modüler reaktör (Small Modular Reactor – SMR) kurulmasını ciddi bir seçenek olarak değerlendiriyor.

135 km² gibi son derece geniş bir arazi üzerine kurulu bulunan ve bu aşıdan dünyanın en büyük üçüncü havalimanı olan Denver’da böyle bir iş için fazlasıyla yer var.

Denver Havalimanı, halihazırda çeşitli güneş enerjisi santrallerine ev sahipliği yapıyor.

Fakat bu, yönetim için yeterli değil. Havalimanının CEO’su Phil Washington tarafından “Future of Aerotropolis” etkinliğinde yapılan açıklamalara göre, tesisin büyüyen operasyonel ihtiyacına ve gelecekteki enerji bağımsızlığı hedefine katkı sağlamak üzere nükleer enerji gündeme geldi.

SMR Teknolojisi: Neden Cazip?

Küçük modüler reaktörler, geleneksel nükleer santrallere göre daha az yer kaplayan, modüler halinde çalışan ve çevreye duyarlı çözümler olarak dikkat çekiyor.

Şu anda ABD Enerji Bakanlığı tarafından desteklenen bu teknoloji, hem pasif güvenlik sistemleri hem de daha düşük maliyetli altyapı gereksinimleriyle öne çıkıyor.

Denver Havalimanı yönetimi, SMR’ların artan enerji ihtiyacını karşılamada hem esnek hem de karbon emisyonlarını minimize eden bir alternatif olduğunu savunuyor.

Bununla birlikte, söz konusu proje henüz nihai bir karar aşamasına gelmiş değil. Şu anda teknik ve ekonomik fizibilite analizleri yapılıyor.

Eğer plan ilerletilirse, ABD Nükleer Düzenleme Komisyonu (NRC) dahil birçok federal ve eyalet kurumu devreye girecek. Bu süreçte halkın bilgilendirilmesi, çevresel etki analizleri ve güvenlik incelemeleri kritik rol oynayacak.

Tartışmalar: Fırsatlar ve Riskler

Projenin en çarpıcı tarafı, nükleer teknolojinin havalimanı gibi yoğun insan trafiği olan bir alanda düşünülmesi.

Bu durum, enerji bağımsızlığı ve sürdürülebilirlik hedefleriyle örtüşebilse de, güvenlik endişeleri, kamuoyu algısı ve olası acil durum senaryoları gibi hususlarda tartışma yaratabilir.

Dünyada şu âna kadar aktif bir havalimanı sahası içinde SMR uygulamasına rastlanmış değil. Ancak ABD Savunma Bakanlığı tarafından nükleer mikro reaktörlerin bazı askerî üslerde kullanımı için pilot projeler sürdürülüyor. Bu yönden bakıldığında Denver, ticari havacılık alanında ilk olacak bir uygulamayı hayata geçirebilir.

Neticede Denver Havalimanı’nın nükleer enerjiye yönelmesi, havacılık altyapısında sürdürülebilirlik kavramına yeni bir boyut kazandırabilir.

Ancak bu yolculuk, yalnızca teknik değil, aynı zamanda sosyal, politik ve etik açılardan da dikkatli bir şekilde yönetilmeyi gerektirecek gibi görünüyor.