Coronavirus salgını Ocak ayından itibaren dünya gündemine girmeye başlamıştı.
İlk olarak Çin’de baÅŸlayan salgın kısa sürede dünyanın diÄŸer bölgelerinde de görülmüştü.
15 Mart’taki bir yazımda, bu iÅŸin çığırından çıkmaya baÅŸladığını ve özellikle uluslararası uçuÅŸların tamamen durabileceÄŸini belirtmiÅŸtim.
Gerçekten de Nisan ayında, az sayıdaki istisna haricinde havayolu şirketleri tüm dış hat uçuşlarına ara vermişti.
O günlerde, uçuşların yeniden ne zaman başlayacağının yanı sıra sorulan çok önemli bir soru daha vardı:
“UçuÅŸlar nasıl ve nerede baÅŸlayacak?”
Önce iç hat, ardından da dış hat uçuşlarının başlayacağı zaten kolayca tahmin ediliyordu.
Ancak dünyanın en küresel sektörlerinden bir tanesi konumundaki sivil havacılık için dış hatlar büyük önem taşıyor.
Ve işin bu tarafında neler olacağı, neler yaşanacağı pek belli değildi.
Mayıs ayındaki bir diğer yazımda, bu konudaki endişemi dile getirmiştim.
Çünkü uçuşların yeniden başlamasına ilişkin olarak ülkeler arasında tam bir koordinasyon sağlanamaması ve havalimanları ve havayolları arasındaki uygulama farkları, toparlanma sürecinin hızı ve kapsamını frenleyecek gibi görünüyordu.
Bölgeler Arasındaki Dengesizlik, Havacılık Sektörünün Toparlanmasını Engelliyor
Haziran ayının son günleri yaklaşırken, bu endişemin gerçeğe dönüştüğünü görüyorum.
Hem ülkeler hem de bölgeler arasındaki farklı uygulamalar, insanların seyahat etme talebini çok büyük oranda kısıtlıyor.
Mesela İngiltere’nin 8 Haziran 2020 tarihi itibarıyla baÅŸlattığı karantina uygulaması, bu ülkeye turist akımını adeta sıfırlamış durumda.
Buna göre İngiltere, ülkeye gelecek kişilerin 14 gün boyunca kendi kendine karantinaya girmesini şart koşuyor.
Benzer uygulamalara dünyanın diğer ülkelerinde de rastlamak mümkün.
Tunus, Brezilya, Tayland, Avustralya, Sri Lanka, Hong Kong, Endonezya, Malezya, Filipinler, Japonya, Hollanda, İspanya, Almanya, Kuveyt, İran, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler, sadece kendi vatandaşlarının ve ülkede oturma izni bulunan yabancı ülke vatandaşlarının girişine izin veriyor.
Bu ülkeler günümüz itibarıyla, ister iş ister tatil amaçlı olsun, yabancı ülke vatandaşlarının ziyaretine izin vermiyor.
Turizm gelirleri ekonomileri için büyük önem arz eden ülkelerin bile seyahatleri bu şekilde kısıtlaması, tabii olarak havayollarının da uçuş ağlarını yeniden oluşturmasını engelliyor.
Anlaşılan o ki özellikle ekvator kuşağında yer alan ülkeler, kısa vadeli turizm faaliyetini tamamen gözden çıkarmış durumda.
Salgını en az zararla atlatıp, Kasım ayından sonra başlayacak tatil sezonuna odaklanıyorlar.
Ülkemizde de THY ve Pegasus’a baktığımızda, benzer yavaÅŸlığı görüyoruz.
Az sayıda noktaya, az sayıda uçuş yapılıyor ve bazı istisnalar dışında yolcu doluluk oranları mevsim normallerinin çok altında seyrediyor.