İstanbul Atatürk Havalimanı - Boarding Gate

Uçağa Biniş (Boarding) Uygulamasına Yakından Bakış

Boarding konusundaki önceki yazımda, uçakların yerde kalış süresini en aza indirmek amacıyla, yolcuların uçağa binişlerinin hangi sırayla yapılması gerektiği konusuna değinmiştim.

Bu yazıma gelen yoğun ilgiden, boarding optimizasyonu işine daha fazla eğilmem gerektiğini anlıyorum.

150 kişilik bir uçağın (tüm koltuklar dolu) boarding işleminin, 15 dakikadan daha az bir sürede nasıl yapılabileceği hakkında yoğun çalışmalar yapılıyor.

Colarado Üniversitesi’nden Menkes van den Briel tarafından hazırlanan ve altı farklı boarding uygulamasını ele alan çalışmaya bir bakalım.

Çalışmada, 12 business ve 138 economy class olmak üzere 150 koltuklu, tek koridorlu bir uçak modellenmiş ve uçağın tüm koltuklarının dolu olduğu kabul edilmiş.

  1. Back-to-front boarding: Bu sisteme göre önce uçağın business class yolcuları kabul edilir. Bunun ardından, economy class yolcuları uçağın en arka sırasından başlamak üzere gruplar haline uçağa alınır. Van den Briel’in modelinde uçak, altı farklı boarding bölümüne ayrılmış. Havayolu şirketlerinin tercihine göre grup sayısı değişebilir.
  2. Rotating-zone boarding: Yine ilk sırada business class yolcuları uçağa alınır. Hemen ardından economy class yolcuları gruplar haline uçağa geçer. Bir önceki sistemden farkı, yolcu grupları uçağın arkasında önüne doğru değil, bir ön bir arka olmak üzere dönüşümlü biçimde yerleştirilir. Önce en arkadaki 5 sıra, sonra en öndeki 5 sıra, sonra uçağın arkasındaki ikinci 5 sıra gibi.
  3. Random boarding: Business class yolcularının ardından tüm economy class yolcuları rastgele uçağa alınır.
  4. Block boarding: Bu sistemin işleyebilmesi için bir hayli disiplinli bir takım çalışmasına ihtiyaç vardır. Uçak, pencere tarafından koridora doğru gruplar halinde doldurulur. Önce arka taraftaki pencere koltukları, sonra aynı bölümün orta ve koridor koltukları doldurulur. Bunun akabinde aynı işlem uçağın orta ve ön bölümleri için yapılır.
  5. Outside-in boarding: Önce yine business class yolcuları. Ardından, uçağın tüm pencere tarafı koltukları, sonra orta koltuklar ve en sonunda da koridor tarafı koltuklar. Basit ve uygulanması kolay bir yöntem. Burada da arkadan öne sistemi uygulanırsa çok daha fazla verim alınabilir.
  6. Reverse-pyramid boarding: “Outside-in” sisteminin biraz daha karmaşık bir biçimi. Yine pencere tarafından koridora doğru boarding sistemi benimsenmiş. Ancak bu kez bu bölümler de kendi arasında gruplandırılmış ve ilk grup yolcunun ardından ikici grup alındığında, bir birlerini engellemeyecek şekilde hem pencere hem de orta koltuklar doldurulur hale getirilmiş.

Havayolu şirketleri genelde “Back-to-front” olarak tabir edilen, arkadan-öne bölgesel boarding sistemini tercih ediyorlar.

Ama “outside-in” sistemi gerektiği gibi uygulanabilirse, çok daha kısa sürelerde yolcu biniş işlemini bitirmek mümkün olabiliyor.

Van den Briel’in modeline göre bu model, boarding işleminin en kısa sürede yapılmasına imkân veren sistem. Onun ardından “Reverse-pyramid” sistemi geliyor.

Bu iki sistemde yolcuların, koltuklarına yerleşmeleri sırasında bir birlerini mümkün mertebe engellememeleri esas alındığından, gerektiği şekilde uygulanmaları durumunda boarding süresinin bir hayli kısalmasını sağlanabiliyor.

Boarding optimizasyonu konusunda gözümüze çarpan bir başka çalışma, “Flying Carpet“.

Buna göre yolcular, biniş kapısına serilen ve üzerinde uçağın koltuk düzeninin yer aldığı halının üzerinde sıralanıyorlar.

Ve boarding başladığında bu sıra dahilinde, gruplar halinde uçağa alınıyorlar.

Ancak gerek havalimanlarındaki yer sıkıntısı ve gerekse uçak tipi ve boarding kapısı değişikliği ihtimalleri düşünüldüğünde, Flying Carpet uygulamasının gerçek hayatta, pek de uygulanabilir olduğunu düşünmüyorum.


Posted

in

,