Azerbaycan Hava Yolları - Embraer ERJ-190

Azerbaycan – Rusya Gerginliği Sürüyor

Geçtiğimiz Aralık ayında, Azerbaycan Havayolları’na ait Embraer 190 tipi bir uçak (4K-AZ65), J2‑8243 sayılı Bakü – Grozni seferi sırasında, olması gereken rotanın çok dışında bir yerde, Kazakistan’ın Aktau kenti yakınlarında düşmüştü.

Uçakta 38 kişi hayatını kaybetmiş, 29 yolcu ise sağ kurtulmuştu.

Olay uzunca bir süre Azerbaycan ile Rusya arasında yumuşak yaklaşımlarla geçiştirilse de ortaya çıkan bulgular ve son açıklamalar, ilişkileri kritik bir krize sürükledi.

Azerbaycan Hava Yolları - Embraer ERJ-190
Azerbaycan Hava Yolları x Embraer ERJ-190

Olayın İç Yüzü

İlk iddialar Rusya’dan kuş çarpması ya da gaz tüpü patlaması şeklindeydi.

Ancak Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, kazadan sonra yaptığı açıklamada uçağın “radyo‑elektronik karıştırma sonucu kontrolünü yitirdiğini” ve Grozny yakınlarında Rus hava savunma sistemlerinden ateş açıldığını söyledi.

AZAL (J2-8243)
AZAL (J2-8243)

Aliyev, ülkesinin bu bilgiyi doğrular nitelikte delillere sahip olduğunu ve Rusya’nın bilgi örtbası girişimlerinde bulunduğunu öne sürdü. Putin ise bu “trajik olay” için özür dilerken ne uçağı düşürdüklerini ne de sorumluluk üstlendiklerini kabul etti.

Azerbaycan’ın Talepleri

Aliyev, Moskova’dan üç temel adım atmasını talep etti:

  1. Resmî bir itiraf ve suçlulara karşı yasal işlem,
  2. Tazminat ödeme – hem uçuş ekibi hem de yolcular için,
  3. Azerbaycan devletine ve yaralılara tazminat

Ayrıca Azerbaycan, uluslararası mahkemelere başvurmaya hazır olduklarını ve tarafsız bir araştırma süreci istediklerini açıkladı.

Rusya – Azerbaycan İlişkilerinde Kırılma

Bu kriz, iki ülke arasındaki ilişkilerde ciddi bir gerginlik yarattı.

Son aylarda etnik Azerbaycanlıların Rusya’da tutuklanması ve polis gözetiminde ölümleriyle bu gerilim daha da derinleşti. Kremlin Sözcüsü Peskov, “zor bir süreç” yaşandığını kabul etse de nihai düzelme için umut ifade etti.

Havacılık Perspektifi

Bu tip olaylar, sivilleri taşıyan uçuşların iyice siyasetin gölgesine girebileceğini gösteriyor. Özellikle uluslararası hava savunma sistemlerinin sivil uçakları “hedef” olarak algılaması, bölgedeki hava güvenliği yaklaşımını durup tekrar düşünmemizi gerektiriyor.

Azerbaycan uçağının kazası, yalnızca bir trajediyi değil, hava savunma sistemlerinin siviller üzerindeki tehdidini de gün yüzüne çıkardı.

Ayrıca ülkeler arası ilişkilerde havacılık güvenliği ve yasal sorumlulukların ne derece kırmızı çizgiler taşıdığına dair yeni bir eşik belirliyor.

Havayolu endüstrisi açısından bu tür kriz senaryoları, hava sahası güvenliği, şeffaf soruşturma süreçleri ve zarar gören taraflara hak edilen tazminat süreçlerinin önemini açıkça ortaya koyuyor.