avrupa_bayrak

Vizesiz Avrupa Hayal mi?

Hükümet’in ve Hariciye’nin özellikle bu yılki yoğun çalışmaları ile bazı ülkeler ile vizelerin kaldırılacağına ilişkin haberlerin doğruluk payına geçenlerde değinmiştik.

Bu konuda son gelişmeler şöyle:

– Yunanistan, yeşil (hususi) pasaport hamillerine vizeyi resmen kaldırdı.

– Portekiz de yeşil pasaporta vize uygulamasına son vereceğini bildirdi.

– Rusya’nın tüm Türk vatandaşlarına turistik vizeyi kaldırma uygulamasına (elbette karşılıklı olarak), sonbahar ayları itibariyle geçeceğini gayri resmi kanallardan aldığımız duyumla öğrenmiş bulunuyoruz.

Yeşil Pasaport ile ilgili yazımızda, vizesiz bir AB için Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sorumluluk yüklenmesi gerektiğini belirtmiştik. İşte bu yazımızda ele alacağımız konu; normal (umuma mahsus) pasaporta sahip Türk vatandaşlarına AB, bir diğer deyişle Schengen Alanı kapılarının ne zaman açılacağı, daha doğrusu böyle bir ihtimal olup olmadığı. Aslında Ankara Antlaşması ve Katma Protokol uyarınca, AB’nin Türklere giriş vizesi uygulama hakkının bulunmadığı hususu, yıllardır bazı platformlarda tartışma konusu olmuş. Oldukça uzun ve emsal yargı kararlarıyla dolu makaleler ve hukuki terimlerle sıkıcı olmamak adına, yalnızca beğendiğim iki köşe yazısının linklerini buraya taşımakla yetinmek istiyorum.

http://www.abhaber.com/haber.php?id=19840

http://www.tisk.org.tr/isveren_sayfa.asp?yazi_id=2036&id=98

“Vizesiz Avrupa” ihtimalinin gerçekleşebilmesi için, AB bildiğimiz kadarıyla medyaya ilk kez bu yıl yansıyan (resmi olarak 2000′li yılların başında) bazı objektif kriterler öne sürdü. Bunlar;

–  Biyometrik pasaport uygulaması (iyi kötü bu şartı yerine getirmiş bulunuyoruz),
–  “Kaçakların” Geri İadesi (Kabulü) Antlaşması’nın imzalanması (AB, vizeyi kaldırmaya hazırlandığı bazı Balkan ülkeleri ile bu antlaşmayı imzalamış bulunmakta),
–  Sınır güvenliğinin artırılması (50 bin kişilik özel bir birim olarak planlanan teşkilatın, merkezi Varşova’da bulunan “Frontex (Frontières extérieures, dış sınırlar) – Avrupa Birliği Sınır Güvenliği Birimi” ile ortaklaşa hareket edilerek kurulması gerekiyor).

Görüldüğü üzere; sayılan kriterler arasında ekonomik ve sosyal boyutlarıyla, Türkiye’ye en çok yük getirecek olanı “Geri İade Antlaşması” (Readmission Agreement) olarak göze çarpmakta. Bu konuda oldukça itinalı yazılmış bir makale linkini aşağıya aldım, meraklısı okuyabilir. Uygulamaya bu aşamada şiddetle karşı çıkan bir araştırma kuruluşunun Raporlarına da www.usak.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz.

http://tinyurl.com/3489vf4

Aşağıda linki bulunan ve Referans Gazetesi’nde yer alan bir yazıya göre ise; AB’nin, bırakın vize muafiyetini, Balkan ülkelerine önerdiği ve birçoğuyla uygulamaya koyduğu “Vize Kolaylığı Antlaşması” (Visa Facilitation Agreement) için bileGeri Kabul Antlaşması”nı Türkiye’ye imzalatmak istediğini, Türkiye’nin buna yanaşmadığını, www.abhaber.com sitesine göre de geçtiğimiz Haziran ayında, Gürcistan’a “geri iade”yi kabul etmesi karşılığında vize kolaylığı sağladığını görüyoruz.

http://www.referansgazetesi.com/haber.aspx?HBR_KOD=116369&KTG_KOD=245

Yukarıdaki bilgileri birlikte değerlendirdiğimizde, maddi/manevi ülkemize büyük yük getirecek olan bazı yükümlülüklerin, ancak vizelerin kesinlikle telaffuz edilmediği bir serbest dolaşım antlaşması veya tam üyelik aşamasında sırtlanılması gerektiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.