Yüz Tanıma: Biyometrik Havalimanı Güvenliğine Çare Olur mu?

Norveç Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, yüz tanıma teknolojisine ilişkin yeni bir algoritma geliştirdi.

Dünkü yazımızda Helsinki Havalimanı’ndaki güvenlik süreçleri için denenmeye başlanan yüz tanıma teknolojisinden bahsetmiştik.

Sadece Helsinki değil, Singapur Changi, Amsterdam Schiphol, Paris Charles de Gaulle, Londra Heathrow, Ottowa gibi daha bir çok havalimanında yüz tanıma teknolojisi, güvenlik taramasının farklı farklı aşamalarında kullanılmaya başlanmış durumda.

Sadece yüz tanıma değil; parmak izi, avuç içi damarlar, retina gibi insanları birbirlerinden ayırt etmeye yarayan diğer biyometrik özellikler de, güvenlik seviyesini daha üst düzeye çıkarmak için kullanılmakta.

Yukarıda saydığımız bu özellikler gibi, yüz tanıma teknolojisi her zaman tam anlamıyla güvenlik sağlamıyor.

Bu duruma karşı bir çözüm üretmenin peşinde olan Norveç Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’ndeki (NTNU) araştırmacılar, yeni bir yüz tanıma algoritması geliştirdi.

Üniversite tarafından sürdürülen geliştirme çalışmaları aslında, Avrupa Birliği bünyesindeki FIDELITY projesi çerçevesinde destekleniyor.

FIDELITY projesi en temelde, sınır güvenliğine ilişkin olarak yapılan işlemlerin hem hızlandırılmasını hem de sıfır hata ile gerçekleştirilmesini hedefliyor.

İşte FIDELITY tarafından finanse edilen ve NTNU’da geliştirilen yeni sistem sayesinde yolcuların yüzleri, havalimanında serbest bir biçimde yürümeye devam ederlerken de taranıp kontrol edilebilecek.

Yolcuların terminalin kapısından içeri girmesiyle birlikte başlayacak yüz tanıma takibi, uçağa biniş anına kadar devam edecek.

Sistemin tam olarak işler hale gelmesiyle birlikte, sınır güvenliği tedbirlerinde yeni bir dönemin başlayacağı iddia ediliyor.

Biyometrik Veriyi Kopyalamak Zor mu?

Singapore Changi Airport – Terminal 4

Uluslararası Standartlar Örgütü (ISO), insanların biyometrik verilerinin kolayca elde edilip kopyalanarak sahtekârlık amacıyla kullanılabileceğini belirtiyor.

Özellikle konu yüz tanıma teknolojisine geldiğinde bunu yapmak çok daha kolay.

NTNU’daki proje ekibi, geliştirdikleri algoritma ile bu sorunun büyük oranda ortadan kalkacağını iddia ediyor.

Bakalım bu proje ne kadar başarılı olacak ve Avrupa’daki havalimanlarında sık sık karşılaştığımız yavaş ilerleyen ve uzun güvenlik kontrolü kuyruklarına bir çözüm getirecek mi?

Zira gerek IATA ve gerekse ACI tarafından yapılan hesaplamalarda, önümüzdeki 15 yıl içerisinde, havayolu ile seyahat eden yolcu sayısının şimdikine göre iki katına çıkacağını gösteriyor.

Yolcu sayısında beklenen bu artışın havalimanlarındaki mevcut altyapı ile karşılanması mümkün değil.

Önümüzdeki yıllarda özellikle check-in ve güvenlik kontrolü süreçlerinin hızlandırılmasına ilişkin radikal değişiklikler yapılacağını tahmin ediyoruz.

Bu yılın sonuna kadar açılması planlanan Singapur Changi Havalimanı Terminal 4 binası, bu yönde atılacak ilk adım olacak.

Oradaki işleyiş tüm sektör tarafından yakından takip edilecektir.