Açık Semalar Anlaşmasında İkinci Evre

İlki 2007 yılının sonuna doğru imzalanan ve 2008 yılı yaz tarifesi ile birlikte yürürlüğe giren ABD – AB “açık semalar” (open skies) anlaşmasının ikinci evresi için dün çok önemli bir adım atıldı.

Lüksemburg’da yapılan toplantı sonucunda, AB üyesi ülkelerin ulaştırma bakanları ABD ile AB arasındaki ikinci açık semalar anlaşması için gereken imzayı attılar. Böylece açık semalarda ikinci evre başlamış olacak.

Tabii bu anlaşmanın devreye girebilmesi için ABD tarafında Kongre tarafından onaylanması gerekiyor.

Ancak açık semaların ikinci evresindeki en önemli husus, havayolu şirketlerindeki yabancı mülkiyet oranlarının ne seviyede olacağı. Ve açıklamaya göre bu oranlar henüz tespit edilmemiş.

Mevcut durumda Amerikalı bir havayolu şirketi, Avrupalı bir şirketten %49,9′a kadar hisse alabiliyor. Tam tersi durumda ise bu oran sadece %25. Yani Amerikalılar yabancı mülkiyeti konusunda biraz hassas ve müteredditler. Amerika’da yabancı mülkiyetine karşı gelişen bu ruh hali, 11 Eylül saldırılarının bir sonucu. Çoğunluk hissesi yabancılara ait bir havayolu şirketinin, ABD’nin millî menfaatlerine zarar verebileceği kaygısı yaygın.

Bu sebeple, söz konusu anlaşmasının ikinci evresi resmen devreye girene kadar, buna temkinli yaklaşmakta fayda var.

Zira ABD tarafı, “tamam, yabancı mülkiyet oranını artırıyoruz” diyerek bu oranı en fazla %49 olarak belirleyebilirler. Ama böyle bir şeyin AB tarafında kabul görmesi, doğrusu sürpriz olur.

ABD ile AB arasındaki açık semalar anlaşmasına paralel olarak, American Airlines ile British Airways arasında devam etmekte olan birleşme görüşmelerini de dikkatle takip etmek gerekiyor.

Bu iki şirketin birleşmesi, bir bakıma, ABD ile AB arasında gayrı resmî bir açık sema durumunu ortaya çıkarabilir. Tabii böylesi bir birleşme, ilgili resmî kurumların onayına muhtaç.

Son olarak şunun altını çizmek istiyorum.

Bu açık semalar anlaşması ne zaman gündeme gelse, hemen birileri ortaya çıkarak bu işin ne denli kârlı olduğundan bahseder.

Haberden de görüleceği üzere bu anlaşmanın getirisinin 12 milyar Euro + 80.000 kişinin istihdamı olduğu söylenmiş.

Böyle fantastik hesapları nasıl yapıyorlar, doğrusu çok merak ediyorum.