Havayolu ve Alternatifleri (Airline vs Surface)

Yolcu ve yük taşımasındaki rekabet kıyasıya devam ediyor.

Türkiye, karayoluna alternatif geliştirmekte bir hayli geç kalmış olsa da, özellikle son bir kaç senedir havayolu ve demiryolu ulaştırmasında yaşanan gelişmeler umut verici.

İç hat uçuşlarında özel havayollarının seferlere başlaması ve hızlı tren projesindeki gelişmeler örnek olarak verilebilir.

Konumuz havayolu olduğundan, özellikle havayoluna alternatif oluşturabilecek karayolu çözümlerine göz atmakta fayda var.

Ülkemizin en yoğun yolcu ve sefer trafiği olan İstanbul – Ankara hattını ele alabiliriz. Günde yaklaşık karşılıklı 25-30 sefer yapılıyor. Neredeyse saat başı uçuş var.

Normal seyir süresi 45 dakika kadar.

Ancak havaalanına ulaşım ve check-in için ayrılan süreyi de hesaba kattığımızda, bir kişinin İstanbul – Ankara uçuşunda harcadığı zaman üç saati bulabiliyor.

Alternatiflere bakalım:

  • Karayolu: Dün, Bolu Tüneli’nin ikinci tüpü de ulaşıma açıldı. Böylece İstanbul – Ankara arasındaki karayolu ulaşımının 3,5 saate indiği var sayılıyor.
  • Demiryolu: Yapımı tam anlamıyla bir yılan hikayesine dönmüş olan ‘hızlı tren’ projesi ise en nihayetinde test aşamasına geldi ve 24 Nisan’dan itibaren deneme seferleri başladı. 2008-2009 yıllarında seferlerin resmen başlamasıyla birlikte, İstanbul – Ankara arasının demiryolu ile üç saatte alınması ön görülüyor. Ayrıca hattın uzatılarak Konya’ya ulaşması da söz konusu.

Böylece İstanbul – Ankara arasındaki üç farklı ulaşım alternatifi de üç aşağı – beş yukarı aynı süreye gelmiş oluyor.

Pek iyi, günde 30 civarında sefer yapan havayolu şirketleri bundan nasıl etkilenir? Yolcu kaybına uğrar mı? Yoksa pazar genişler ve İstanbul – Ankara arasındaki yolcu trafiği mi artar? (2003 yılında Türkiye iç hatları özel sektöre açılınca böyle olmadı mı?)

Veya demiryolu ile rekabet etmek yerine şirketler, Ankara çıkışlı + İstanbul aktarmalı uluslararası uçacak yolcularını Ankara’dan İstanbul’a taşımak için demiryolunu mu tercih etmeli? (Burada en büyük engel, hızlı trenin -en azından şimdilik- Haydarpaşa’da son buluyor olması)

Bir misal: (one way)

ESB (+IST) – Londra = 683 YTL

ESB – IST = 159 YTL

IST – Londra = 641 YTL

Havayolunun kaybı = [(641 + 159) – 683] = 117 YTL

Ankara çıkışlı yolcu, Ankara – İstanbul arasını sadece 42 YTL’ye uçmuş oluyor. Aslında bu durum beyond, yani aktarmalı yolcularda tüm havayolları için geçerli bir kayıp.

Netice olarak; Bolu Tüneli ve Hızlı Tren projeleri her ne kadar havayoluna bir alternatif gibi görünse de, yolcu pazarını genişletmesi ve gerekli işbirliğinin yapılması durumunda havayolu şirketleri için bir fırsat olarak değerlendirilebilir.

Bu noktada klişe bir örnek aklıma geliyor.

Çin Alfabesinde, fırsat ve tehlike kelimelerinin yazılışının aynı olduğu söylenir…


Posted

in